6 Ocak 2011 Perşembe

EGE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ, ÖZEL ÇALIŞMA MODÜLÜ

“SinemaTıp” ETKİNLİK TAKVİMİ

05 Ocak- 23 Şubat 2011

Etkinlik Alanı: Ege Üniversitesi Hastanesi Muhittin Erel Anfisi

Sorumlular: Prof. Dr. Ramazan İNCİ ( Tıp Fak. ) ve

Doç.Dr.Lale Kabadayı (İletişim Fak. Sinema AD Başkanı)

Not: Film gösterimleri eğitim amaçlıdır.

Tarih, Saat

Gösterilecek film

Film

özellikleri

Özet/

Açıklamalar

05 Ocak, 13.30

Not: Film izlemeden önce sinema hakkında genel bir giriş sunumu yapılacak ve anket uygulanacaktır.

Philadelphia

Tür:Dram, Yönetmen :Jonathan Demme Oyuncular:Tom Hanks (Andrew Beckett), Denzel Washington (Joe Miller)
Yapım : 1993,ABD , Süre: 125 dk.

Eşcinsel yetenekli bir avukat olan Andrew Beckett, çalışmakta olduğu hukuk bürosundan AIDS hastalığı olduğu anlaşılınca işten çıkarılır. Gerekçenin AIDS olduğu belirtilme-mesine rağmen dava açmaya karar verir. Pek çok avukat davayı üstlen-mez. Joe Miller vekilliği kabul eder. Homofobik olduğu için başlarda dava-ya karşı isteksiz davranır. Andrew Beckett’a karşı ön yargılı davranır. Beckett hayatı, gururu, hakları ve adalet için mücadeleye girişir.
Film, müzik dalında, Tom Hanks’e de En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar kazandırmıştır.

12 Ocak ,13.30

ve-orkestra-calmaya-devam-ediyor-roger-spottiswoode

Ve Orkestra Çalmaya Devam Ediyor

Tür :Belgesel
Yönetmen : Roger Spottiswoode

Oyuncular: Matthew Modine ve Richard Gere

Yapım : 1993,ABD , Süre: 100 dk

AİDS hastalığının görülmesiyle bilim insan-larının hastalığın kökeni, bulaşma ve nsıl önlene- bileceği konusunda araştırmaları ve fon bulma çalışmalarının işlendiği bir filmdir.


19 Ocak 13.30

Duvak

Tür: Duygusal

Oyuncular: Edward Norton, naomi Wats

Yapım: 2006,ABD. Süre: 120 Dk.

Bazen en uzun yolculuk iki insan arasındaki mesafedir. Dr Walter Fane bir salgın biklimcidir ve kolera salgını çıkan Çin’deki bir köye gitmeye karar verir. Karısını da götürür. Doktor ve karısı arasında yaşanan akıl almaz duyguları anlatan film kolera salgını ana temasında kadın-erkek ve sevgi-dostluk, sadakat ilişkilerini sürükleyici biçimde ele alan duygusal bir filmdir.

26 Ocak13.30

Tanrıyı Oynayanlar ( Something The Lord Made)

Tür: Belgesel/Kurgusal

Oyuncular: Alan Rickman,Mos Def

Yapım: 2004, ABD. Süre: 110 Dk.

1940’lı yıllarda denenmemiş tekniklerle şimdilerde halk arasında “ mavi bebek hastalığı “ olarak bilinen hastalarda kalp ameliyatı yapmak isteyen Dr Alfred Blalok (Alan Rickman) ve teknisyen Vivien Thomas ( Mos Def)’in gerçek ve cesaret verici yaşam öyksüsün filmidir

2 Şubat,3.30

Fil Adam - The Elephant Man

Tür : Dram
Yönetmen : David Lynch
Yapım : 1980, İngiltere / ABD , 124 dk.

Oyuncular:Anthony Hopkins(Freddie), John Hurt(Fil Adam)

Dr. Frederick Treves, 1880’li yılların Londrası'nda bir gezici sirkte Fil Adam lakaplı, anormal görünümlü John Merrick'e rastlar. Sirk müdürü Bytes, annesi Merrick'e hamileyken bir filin saldırısına uğradığını anlatmaktadır. Dr. Teves, Fil Adam’ın hastaneye yatırılmasını sağlar. Adamın görünüşüne neden olanın "multiple neurofibromatosis" isimli nörolojik bir hastalık olduğu anlaşılır. Gerçek bir öyküden uyarlanan film de söylediği “ben fil değilim...ben hayvan değilim...ben bir insanım...insanım...” demesi izleyenlerin anısına kazınır…


9 Şubat13.00

12 Maymun

Dünya Ticaret merkezi

Veba

Öğrencilerin anket sonucuna göre belirnecek

16 Şubat,13.00

Karantina,

Ben Efsaneyim,

Dünyanın Durduğu Gün

Öğrencilerin anket sonucuna göre belirnecek

23 Şubat,13.30

kapanış

Değerlendirme ve Sertifika Töreni


EGE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ, ÖZEL ÇALIŞMA MODÜLÜ

“SinemaTıp” Etkinlik Anketi (05 Ocak- 23 Şubat 2011)

Öğrencinin Adı:

No:

Soru1. Bu ÖÇM’yi seçme amacınız/ beklentileriniz nelerdir,kısaca açıklayınız .

Soru:2. Aşağıdaki boşlukları seçeneklere göre işaretleyiniz.

Film adı

izlemedim

izledim

çok

etkilendim

En çok izlemek istediğini işaretle

Hasta (sicko)

12 Maymun

Tanrıyı oynayanlar (Something the lord made)

Körlük

Ben Efsaneyim

Yağmur adam

Fil adam

Patch adams

Philadelphia

Ve orkestra çalmaya devam ediyor

Dünyanın durduğu gün

Duvak

Karantina

Veba

Dünya Ticaret merkezi

FİLMLERLE TIP -I

FİLMLERLE TIP -I

Prof Dr Ramazan İnci1 Doç Dr lale Kabadayı2

Ege Üniversitesi;

1Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı ve

2İletişim Fakültesi Sinema Anabilim Dalı , Bornova-İzmir

İletişim: (ramazan.inci@ege.edu.tr)

“ Eğitim hakkında tek bildiğim şu;

İnsanoğlunun şimdiye kadar karşılaştığı en büyük ve önemli güçlük,

çocukların ve gençlerin nasıl yetiştirilmesi ve eğitilmesi gerektiği meselesidir”.

Montaigne (1533-92)

Tıbbi Sinema

İnsanlara film seçmek ve önermek oldukça riskli bir iştir. Duygularını, düşüncelerini ve hayat tarzını ele verir. Sizin neden etkilendiğinizi, başkalarının sizi nasıl gördüğüne dair bir ip uçu bile olabilir. Konumuz tıp, izleyiciler de tıp öğrencileri olunca şecilen filmlerle tıp alemine, mesleğimize, topluma ve toplumun bir bireyi olan kendimize ayna tutmuş oluruz.

Bir filmi izlerken filmin akışında yer alan varlıkların, nesnelerin ve eylemlerin bütünselliğine biz de katılırız. Sinema, başkalarının yaşamlarına katılmayı ve onlarla özdeşleşmeyi mümkün kılar, böylece tutucu bir ev kadını filmdeki bir fahişe ile empati kurabilir. Bu nedenle sinema, insanla yaşadığı dünya arasındaki etkileşim kapasitesini artırır.

Ah Rüyalar Gerçek Olsa !…

Filmlerde gösterilen ve anlatılanların gerçekliğini her zaman sorgularız. Hatta bazılarımızın yorumları; “ Rüya gibi bir film!” şeklinde olabiliyor. En bilinen “rüya fabrikası” kuşkusuz Hollywood’dur. İnsan rüya gördüğü sırada fiziksel olarak hareketsizdir, fakat duygusal anlamda eylem içindeyizdir. Benzer şekilde sinema salonunda sıramızda otururken bir hareketsizlik içinde olmamıza karşın duygusal olarak hareketli “psikolojik bedensel farkındalık” içindeyizdir. Bu nedenle sinemanın can alıcı noktası, insanı kendisinden ayırıp bir başkası olmasını mümkün kılar. Tahayyül etmeyi derinleştirir. Bu nedenle sinema gerçekliğin kendisinden ziyade yalnızca belli belirsiz bir temsilidir denilebilir. Gerçeklik ile sinema arasındaki etkileşimli yüzey alanı “duyu” ile sınırlıdır.

Sinema Hayattır

Sinema toplumsal ilişki(sizlik)leri ve bununla beraber bireylerin en mahrem veya en aleni arzularını ve korkularını şekillendirme açısından belirgin bir güce sahiptir. Kurmaca ve fantezilerle daima gerçekliğin içinden geçer. Bu nedenle sinemanın en büyük başarısı gerçekliği kurmaca anlatı içinde yeniden yaratması, aklımızı çelerek kurmacayı gerçek gibi algılamamızı sağlaması değil; gerçekliğin kendisinin kurmaca yanını fark etmemizi sağlamasıdır.

Sinema hem temsil eder, hem gösterir. Hepimizin kafasının içinde bir parça sinema vardır. Sinemanın imge kapasitesi, imgeler üretmesi insan zihninin imge potansiyeline paraleldir.

Kitle Kültür Aracı: Sinema

Filmlerle aşılanmak istenen Hollwood sinemasının başat ideolojisi muhakkak egemen sınıfın ideolojisi değildir. Bu ideolojin temel unsurları; erojen çıplaklık, aşırı şiddet,terör ve acımasızlık, nostalji, yenibinyılcı motifler ve amerikan rüyası ve ailesi temelli küçük burjuva komedileridir.

İdeolojik açıdan filimler yedi kategoride değerlendirilebilir; A kategorisinde, egemen ideolojiyi “ saf ve katıksız biçimiyle” yeniden üreten filmler; B kategorisinde ise hem tarz/ biçim hem de anlatılarıyla egemen ideolojiyi saldıran filmler yer alır. Geri kalan beş kategoride ise ikisi arasında “ ne şiş yansın ne kebap” tarzında çeşitli konumlarda bulunanlar yer alır.

Sinema ve Hayatın Değeri

Harrison’s Principles of Internal Medicine adlı tıp kitabının giriş kısmında ilk basksından alınan hekim ve hasta üzerine şöyle bir giriş vardır

“İnsana doktor olmak dışında daha büyük bir fırsat sunan, daha fazla sorumluluk ve zorunluluk yükleyen bir şey yoktur. Doktorlar hastalıklarının tedavisinde teknik beceriye, bilimsel bilgiye ve insanları anlamaya ihtiyaç duyarlar. Meslek uygulamalarında doktordan nezaket, sempati ve anlayış beklenir; çünkü hasta sadece belirtiler, bulgular, bozulmuş işlevler, hastalanmış organlar ve yaralanmış duygulardan ibaret değildir. Hasta korku dolu, umut dolu, iyileşmeyi bekleyen, yardım isteyen ve güven gereksinimi olan bir insandır.

Sinemanın sanal gerçekliğinde yukarıdaki metinde de ifadesini bulan tıbbın erdemlilik ve kutsallığından, başkalarının acısını hissetmeyi filmlerde sıkça karşılaşırız. Sinema da aynı zamanda hastalık ve sağlıkla ilgili kişisel/ toplumsal hayat akışı da vardır. Toplumsal hayatın akışına bakışının en iyi ifadesi sağlığa gösterilen özenin filmler aracılığı ile gösterilmesidir. Hayatın değerine olan saygı tıpla ilgili filmlerde sağlık hizmetlerinin sunumu sırasında birkaç yolla gösterilir; Birincisi; Eğer elden geliyorsa başkalarının hayatını kurtarmaya ve bunu yapmanın bedelini ödemeye ne denli hazır olduğunun gösterilmesi. İkinci olarak bazen, başka insanlar içinde kurtarmayı hazır olduklarımızı ya da kurtarmaya değer bulduklarımızı seçerek.

Filmleri izlerken hayatın değerinin tartışma aşamasında; hangi tür yaşamlar değerlidir ve bu değere hangi niteliklerden dolayı sahiptir?

Tıbbın sinema uyarlamalarında tıp mensuplarının; başkalarına olan saygısı, onları kendileri hakkında, ne için yaşadıkları ve kendileri için ne istedikleri hakkında kendilerine özgü ve benzersiz düşünceleri olan bireyler olarak görmesidir. Sanal gerçeklikte sunulan eylemlerin ve kararların ahlaksal inaçlardan kaynaklandığını ya da bunlar tarafından belirlendiğini ileri sürecek kişi bu eylem ve kararlarının neden doğru olduğunu açıklayabilecek ve bunları haklı kılan gerekçeleri gösterebilecek durumda olmalıdır. Değerlerimize ve inaçlarımıza nasıl adanmış olduğumuzu ya da onları değiştirmeye yahut gözden geçirmeye gereksinim duyduğumuzu anlayabilmemiz için gereken şok etkisini filmlerde rastlayabiliriz.

YARARLANILAN KAYNAKLAR

  1. Gılmor D. Film Klübü “ Okul yok. İş Yok. Sorumluluk Yok. Sadece Haftada Üç film izlenecek.” Domingo Yayıncılık, İstanbul 2010 .
  2. Diken B, Laustsen CB. Filmlerle Sosyoloji. Metis Yayınları, İstanbul, 2010.
  3. Haris J. Hayatın Değeri. Ayrıntı Yayınevi, İstanbul 1998.
  4. Fauci,Braunwald, Kasper ve ark. Harrison’s Priciples of Internal Medicine, 17 th edition. MacGraw-Hill Companies,Inc. NY, 2008, sayfa 1.