3 Şubat 2012 Cuma

Dünya Sulak Alanlar Günü- 2 Şubat 2012


BİLİMSEL ÇEVRE GEZİSİ
KUŞ CENNETİ VE GEDİZ DELTASI
Etkinlik: Dünya Sulak Alanlar Günü Kapsamında,Orman ve Su İşleri İzmir Şube Müdürü Sayın Hayati Binboğa’nın himayelerinde  gerçekleştirilmiştir. Sonsuz teşekkürlerimizi saygılarımızla sunarız.


DÜNYA SULAK ALANLAR GÜNÜ   ( 2 ŞUBAT 2012 )

GEDİZ DELTASINA BİLİMSEL ÇEVRE GEZİSİ 
Sorumluluğunu Prof Dr Ramazan İnci’nin üstlendiği, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Özel Çalışma Modülü kapsamında gerçekleştirilen “bilim ve film” etkinlikte bu hafta  bilimsel bir  inceleme gezisine ayırdık. Bu gezi 01 Şubat 2012 tarihinde saat 13.30 da Muhiddin Erel Amfisi Önü Hareketle Kuş Cenneti Ve Gediz Deltası’na gidilecek.

Geziye Tıp Fakültesi öğrencilerinden 75 kişi bu incelemeye katılacaktır. Etkinlik Dünya Sulak Alanlar Günü Kapsamında, Orman ve Su İşleri İzmir Şube Müdürü Sayın Hayati Binboğa’nın himayelerinde gerçekleştirilmektedir.

SU VARSA HAYAT VAR
Canlı yaşamın ve nüfusu yoğunlaşmasının neredeyse tamamı sulak alanlar çevresindedir. Şehirler nehirler ve deniz kıyılarında kurulmuştur. Kuşlar sulak alanlarda yuvalanırlar ve göçerler. Su varsa hayatta vardır. Yaşama alanlarını giderek genişleten insanlar artık verimli tarım alanlarından sonra sulak alanları da tehdit etmeye başlamıştır. Çoğunluğu henüz tanımlanamayan ve bilinmeyen pek çok canlılık ortadan kaybolmakta, nesli tükenmektedir.

Milyonlarca ve milyarlarca yılda canlılar ve evren bir evrim süreci geçirmektedir. Bu doğal bir süreçtir. Bu kez canlıların yaşam alanları tehdit edilmektedir. Canlı yaşam neredeyse insanlığın ve uygarlığın elleriyle boğulmaktadır. Bu değişim çok kısa sürede büyük yıkıma neden olmaktadır. Örneğin geçen haftalarda izlediğimiz Uygunsuz Gerçek filminde açıklanan gerçeklerle Küresel Isınma bunun en büyük kanıtıdır.

CANLIYAŞAM ALANLARINA TEHDİTLER: 
Yaşama alanlarının talan edilmesi, sınai ve bilinçsiz tarım uygulamaları, aşırı ve bilinçsiz avlanma, çevre kirliliği ve Küresel ısınma sayılabilir.

BİYOLOJİK TÜR ÇEŞİTLİLİĞİ YAŞAM ALANI: KUŞ CENNETİ VE GEDİZ DELTASI
Biyolojik tür çeşitliği ve sulak alanların korunması ekosistemin dengesinin sürdürülmesi yönünden önemlidir. Biyolojik zenginlikler başta tıp, tarım ve endüstri faaliyetleri için bir araştırma ve temel kaynaktır. Bunun en güzel örnekleri çevremizde İzmir Kuş Cenneti ve Gediz Deltası sulak alanıdır. Bu alanları korumalıyız. Sulak alanların tehlikede olduğu bölgeler daha çok gelişmekte olan ülke ve bölgelerdedir. Uygun koruma stratejileri geliştirlerek bu alanları gelecek kuşaklara miras bırakmalıyız. Bunun ilk çalışmaları basına da yansıyan (Yeni Asır, 26 Ocak 2012, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’ndan uyarı:  Gediz Havzası’ndaki Fabrikalara Uyarı: Arıtmasını bitirmeyen fabrikayı kapatacağım”  sayın Bakan’nın demeciyle gündeme geldi.

BATAKLIK DEYİP GEÇME!
Bataklıklar ve sulak alanlar canlıların beslenme bölgeleridir. Kurak alanlar ise çölleşmiş canlılığın hemen hemen hiç olmadığı bölgelerdir. Gediz deltası 40 bin hektarlık alanınıyla Bostanlı Mavişehirden Foça tepelilerine kadar uzanır. Simge kuşu Tepeli Pelikandır. Deltada ortalama 230 kuş türü ile özeldir. Ayrıca anılan bölgede camaltı tuzlasında Türkiyede tuz üretimin üçte biri üretiliyor. Gediz deltasında çakal, tilki,yaban kedisi,porsuk,gelincik gibi yaban hayatına ilişkin canlılarda varlığını sğrdğrmektedir. Gediz deltasının simge kuşlarından biri de Flamingo’lardır. Yumurtlama döneminden sonra çıkan yavruların oluşturduğu Filamingo yavruları kreşi ise görülmeye değer bir resim oluşrturmaktadırlar Nisan aylarında. Saydığımız canlıların hepsi bataklıklar dahil,sazlıklar,tuzcul cçyırlar,makilikler gibi ekolojik alanlarda yaşamaktadırlar.

SON SÖZ: GEDİZ DELTASINI KİRLETME, KUŞLAR KONABİLSİNLER

Biyolojik türlerin ve zenginliklerin önemsenmemesi ve anlık yararlar ve rant uğruna zenginliklerimizin yok olmasına sessiz kalmak, göz yumak, duyarsız kalmak gelecek kuşaklara bırakılacak zenginliğimizi talan etmek ve tahrip etmekle aynı kapıya çıkar. Bu açıdan bakıldığında insanlık ve memlekete çıkarları ve yararları açısından su deltalarımızın ve Doğa cennetlerimizin korunması ve yaşamının sürdürülmesi için başta yetkililer ve topluma büyük sorumluluklar düşmektedir.

YAŞAM İÇİN BAŞKA DÜNYA YOK
Doğal yaşam dengesinin bozulması insanlığa doğal afetler, sel/su baskınları, kuraklık, küresel ısınma, kıtlık ve ölüm olarak geri dönmekte olduğunu hepimiz görmekte ve yaşamaktayız. Yaşam alanı olarak başka dünyanın olmadığı bilinciyle dünyayı kurtarmak bizim ellerimizdedir.

Öğrencilerimizle yaptığımız bu gezi de çevre konusundaki duyarlılığı artırmak ve doğasına sahip çıkan bir gençlik için fırsat oldu.  Gezi için Orman ve Su İşleri İzmir Şube Müdürü Sayın Hayati Binboğa’ya teşekkürlerimizi saygıyla sunarız.







 Doğal yaşam dengesinin bozulması insanlığa doğal afetler, sel/su baskınları, kuraklık, küresel ısınma, kıtlık ve ölüm olarak geri dönmekte olduğunu hepimiz görmekte ve yaşamaktayız. Yaşam alanı olarak başka dünyanın olmadığı bilinciyle dünyayı kurtarmak bizim ellerimizdedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder